Bayram tatili sıcaklığı içimi sardığında, kendimi Orhan Pamuk’un İstanbul kitabının sayfalarına kaptırdım. Benim için tatiller, kitaplara dalmak demek, ve bu sefer Pamuk’un eseri benim yol arkadaşım oldu. Her sayfanın çevrilmesiyle, İstanbul’un içten tarihine, Pamuk’un otobiyografik bakış açısıyla ustaca işlenmiş bu eserde derinleştim.
Kişisel anlatı ve şehrin çalkantılı geçmişinin kusursuz bir biçimde iç içe geçtiğini görmekten kendimi alamadım. Pamuk, kendi yaşam öyküsünü anlatırken aynı zamanda İstanbul’un yakın tarihini canlı bir şekilde resmediyor. Titizlikle seçilmiş fotoğrafların eşliğinde şehrin özü canlanıyor, okuyucuların kendi hayal dünyalarında sokaklarını ve ara sokaklarını dolaşmalarına olanak tanıyor.
Bu kitabı benim için özel kılan şey, Pamuk’un kendi hayat öyküsünü ve şehrin tarihiyle olan ilişkisini akıcı bir şekilde işlemesi ve aynı zamanda bazı yazarlar ve ressamların İstanbul üzerine yaptığı yorumlarla zenginleştirmesidir.
