Bayram tatilinde eşimin memleketi olan Sivas’ın Divriği ilçesine gittik. Türkiye’nin birçok yerine gitmiş olmama rağmen Sivas’a daha önceden yolum düşmemişti. Sivas, İstanbul’dan otobüs ile gidildiğine yaklaşık 13 saat, Divriği ise 16 saat sürüyormuş. Biz zamandan kazanmak amaçlı uçağı tercih ettik. Sivas’a alçalmaya başladığımızda yukarıdan bozkır tepeleri izlemeye başladık. Şehir bozkır dağların arasında kurulmuş. Sivas havaalanı da her zaman böyle mi bilmem ama ben bu kadar rüzgarı hiçbir havaalanında görmemiştim. Uçmamak için mücadele ettim desem yalan söylemiş olmam.
Sivas havaalanı şehrin merkezine 20 km uzaklıkta şehrin merkezine ücretli servisler, taksi ya da belediye otobüsü gibi seçenekler mevcut. Sivas merkezde hiç zaman geçirmeden Divriği ilçesine doğru yola çıkıyoruz. Sivas – Divriği arasında 174 km, yaklaşık 3 saat içerisinde ilçeye ulaşmak mümkün.
Divriği ilçesi de İç Anadolu ikliminin ve bitki örtüsünün yapısında bozkır dağlar arasında selvi ağaçlarının etrafında ve Çaltı Çayı vadisinin kenarında kurulmuş bir ilçedir. İlçenin en bilinen yapıları arasında Divriği Kalesi, Divriği Ulu Camii, Darüşşifası (UNESCO Dünya Mirası Listesindedir) ve Divriği konakları vardır.
Bölge demir madeni açısından çok zengindir. Tarihte de Mezopotamya’ya demir ihraç ederek zenginliğini artırdığı söylenmektedir. Günümüzde de demir madenini çıkarılmasını için çalışmalar sürmekteymiş.
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası
Unesco Dünya Mirasları listesinde olan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası 1200 lü yıllardan kalma bir cami ve yanında bulunan şifahanesi ile hizmet vermekteymiş. Darüşşifanın içerisinde bir havuz etrafında ise odalar bulunmaktadır. Havuzun, suyun iyileştirici etkisi olduğu düşünülerek yapıldığı söylenmektedir. Cami kısmında ise en önemli özelliği öğleden sonra gelen güneşin cami kapısında namaz kılan bir erkek silüeti oluşturmasıdır. Bu silüetin yanısıra caminin kapısında satış yapan kişiden öğrendiğimiz kadarıyla caminin diğer kapılarında da bazı silüetler çıkartılmış.
Divriği Kalesi
Kale Divriği ilçesinin kuzeyinde bulunan bir kayanın üzerindedir. Günümüzde bulunan kalıntıları Ortaçağ’dan kalmıştır ama asıl yapıldığı tarihin daha eski olduğu söylenmektedir. Kaleye yürüyerek çıkmaktan başka bir yol bulunmamaktadır. Eğer gözünüz keserse çıkmayı güzel bir Divriği manzarası izleyebilirsiniz.